Antalya’nın Kemer ilçesine bağlı Ulupınar Mahallesi’nde bulunan Çıralı, Beydağları Sahil Milli Parkı içerisinde yer almaktadır. Üç kilometrelik sahil şeridinin bulunduğu sahil şeridi deniz kaplumbağalarının üreme alanıdır. Kumsal denizden itibaren yumuşak bir eğimle yükselmektedir. Sahilin bir ucunda Karaburun diğer ucunda ise Çamlıburun bulunur. Plaj genel olarak ince taneli kum yapısına sahiptir. Kuzeyinde Üçoluk yaylasından akıp gelen Ulupınar Deresi bulunur. Güney ucunda ise antik bir kent olan Olympos kentinin içinden akıp geçerek köye kadar ulaşan Sarısu deresi bulunur.
Çıralı, 1. ve 2. derece doğal ve tarihi sit alanı koruma statüsü sayesinde çevresindeki benzer turistik merkezlere göre yapılaşmadan uzak kalabilmiştir.
Çıralı’da 2000 yılında kurulan Ulupınar Çevre Koruma Geliştirme ve İşletme Kooperatifi, yörede ekolojik tarım ve buna bağlı turizm faaliyetlerini geliştirirken aynı zamanda buradaki doğal koruma çalışmalarını yürütüyor.
Çıralı’da yöre halkı geçimini özellikle pansiyonculuk, restorancılık ve organik tarım ürünleri yetiştirerek sağlıyor.
Çıralı yakınlarında küçük, tarihi ve turistik önemi olan doğalgaz kaynağıdır. Taşların arasından çıkan alevler turistlerin ilgisini çekmektedir. 2500 senedir yanmaktadır, Yunan mitolojisine de konu olmuştur.
Yanartaş, Çıralı sahilinin 3 km batısında, denizden 180 m yüksektedir. Antalya’ya uzaklığı 55 km, Çıralı Körfezinin kuzey batısında, Olimpos Bey Dağları Milli Parkı sınırlarındadır. Çatlaklardan sızan doğal gaz kuru ve kokusuzdur. Gazın bileşimi metan (%82,96), etan (%14,5), azot (%1,5) ve karbondioksitten (%1) oluşur.[1] Taşlardan dışarı çıkan gaz, oksijenle temas edince alev alıp yanar.
Mitolojik öyküsü
Yunan Mitolojisi’ne göre efsane şu şekildedir: Ephyra Kralı Glaukos’un oğlu Hipponoes bir av partisinde kardeşi Belleros’u öldürür ve “Belleros’u Yiyen” anlamına gelen Bellerophontes adını alır. Ephyra’dan sürülen Bellerophontes, Argos kralına sığınır. Kendisine sığınan bu genci öldürmeyi kendine yakıştıramayan Argos Kralı onu Likya Kralın’a gönderir.
Likya Kralı acınacak haldeki bu genci öldürmek istemez ve onu Olympos dağında yaşayan arslan başlı, keçi gövdeli, yılan kuyruklu ve ağızdan alevler saçan canavar Chimera ile dövüşmeye gönderir. Bellerophontes, Pegassos adlı kanatlı atına binerek Chimera ile dövüşmeye gider. Chimera saldırdığında Pegassos havalanır ve Bellerophontes yere inerken mızrağı ile canavarı yerin yedi kat dibine gömer. Fakat Chimera yerin 7 kat altından alevler saçmaya devam eder. Anadolu’da binlerce yıldan beri anlatılagelen ve Homeros’un bize bu şekilde aktardığı efsaneye göre hala yanan alevler, Chimera’nın yerin yedi kat dibinden fışkıran alevleridir.
Bellerophontes’in zaferini kutlamak amacıyla Olympos’da bir yarış düzenlenir. Atletler Chimera Kutsal Ateşiyle meşalelerini tutuşturarak Olympos kentine koşarlar. Böylece, daha sonraları değişik spor dallarının eklendiği ve birkaç gün süren Olimpiyat Oyunları’nın Anadolu’daki ilk örneği gerçekleşmiş olur. Günümüzde yakılan “Olimpiyat Meşalesi” Chimera’nın sönmeyen ateşinin sembolik bir ifadesidir.
Likya Yolu, Türkiye’nin, güneybatısındaki Fethiye’den başlayarak Antalya’ya kadar uzanan, yaklaşık 520 km uzunluğunda bir yürüyüş rotasıdır. Yürümesi ortalama 29 gün süren Likya Yolu, antik Likya’nın kurulduğu Teke Yarımadasındaki patikalardan bir kısmının işaretlenip haritalanması ile oluşturulmuş, ilk uzun mesafeli yürüyüş rotasıdır.
Likyalılar tarafından ticaret, askeri, insan ve hayvan ulaşımı amaçlı olarak kullanılan yol, 1989’dan beri Türkiye’de yaşayan İngiliz/Türk amatör tarihçi Kate Clow tarafından tasarlandı ve 1999’da 509 kilometre (316 mi) olarak açıldı.
2023 itibarıyla, Likya Yolunun uzunluğu yaklaşık 760 kilometre (470 mi)’dir. Bu yol, Fethiye, Ovacık yakınındaki Hisarönü’nden başlayıp Antalya’dan yaklaşık 20 km (12 mi) uzaktaki Konyaaltı, Geyikbayırı’na kadar gider. Yol, kırmızı ve beyaz yol çizgileriyle işaretlidir.
Yol, adını Likya uygarlığından almıştır. Patara Limanı yakınlarında bulunan ve 1994 yılında Prof. Dr. Sencer Şahin tarafından tercüme edilen Stadiasmus Patarensis isimli bir yazıtta Milattan sonra 43 yılında Likya’nın bir Roma eyaleti olduğu belirtilmekte ve bölgede yer alan 69 yol ve 53 şehir listelenmektedir.